5 NİSAN 2015
Anamın ölümünde aldığım not ilişiyor gözüme. Ve sonrasında yazdığım uzun ağıt.
Ölüm: 1 Ramazan/ 27 Haziran 2014
İlk
önce, 30 sene öncesi ameliyat edildi. 30
gün kadar Adana’da kaldı.
Sonra
Maraş’ta iki kez ameliyat edildi.
2013
yazında, doktorların kanısı: “Kalçada kireçlenme var, bel kemiğinin yarısı yok gibi…
Ameliyat edilmesi gerekir”. Ameliyat edildi.
24 Haziran
2014 çarşamba gece rahatsızlanıyor kardeşim Arif köyden Maraşa çıkarıyor,
ambulans yolda karşılıyor Tıp Fakültesi Hastenesine getiriyor. Ben sabahleyin
gidiyorum ama bulamıyorum. Anam iyi olmuş. Köye yola çıkarmışlar.
25 Haziran
2014 akşamı yeniden rahatsızlanıyor. Coğul köyü yol ayırımında ½ saat Arif müdahele
ediyor. Sonra ambulans geliyor. Ambulans elemanlarının girişimi sonrası kalbi
yeniden çalışıyor. (yoğun bakım dokturunun bana dediğine göre; burada kalbi
durmuş, çalışmış ama beyne oksijen gitmemiş) sabah çıktıkları yere yani Tıp Fakültesi
Hastanesine geliyorlar. Burada yoğun bakımda yer olmadığından özel bir (vatan)
hastanesine gönderiliyor. Gece saat iki gibi kardeşim Mehmet beni Emine’yi
alıyor. Hatice, Ziya, Bilal ve Sariye hastane önünde bekletse beyhude… Anamı
göstermiyorlar….. saat 03.30 da dağılıyoruz
26 haziran
cumayı Şazibeyde kılıyorum. Saat 13’te yoğun
bakımda anamı görüyorum. Ama bilinci yok. Makineye bağlı. Doktor bilgi veriyor.
“Kalp çalışmış ama beyne oksijen gitmediğinden… durum ciddi. Yaşasa bile evde
yatalak yaşayacak”.
Sık sık telefonla hemşireyi arıyorum. Doktordan başkası bilgi veremezmiş.
ÖLÜM: 27 Haziran 2014
saat 13’teki ziyaret için içeri kimse alınmıyor. 13.20’de kardeşlerim Arif ile
Oğuzhan içeriden çıkıyorlar Arif elindeki ölüm raporunu bana veriyor.
Belediye, araba kefen ve yıkayıcı veriyor ama kefenini 10
sene önce almıştım her zaman kefeni gördüğüm de anamım çehizi derdim. Belediyenin
verdiği kefeni iade ederek 10 senedir bekleyen gelinliğini giydiriyoruz. Yıkanınca
anamın elini öptüm “Ak kefeni giydirdiler/Gör dediler getirdiler/Ancak
elin yüzün öptüm/Kısa sürdü götürdüler”
Bayram
ve ben cenaze arabasındayız. Oğlum Ahmet İstanbu’ldan geliyor.
2 Ramazan, saat: 10.30 gibi defnediyoruz. “14. Mezarının
yeri serin Yaralarım derin derin / Anam bana haber salmış / Aman ha Fatiha verin - Şu çukurda anam yatar /Uyur kuşların sesinde/Kesme de var ardıç çam da/Ağaçların gölgesinde”
Gece
İkici
gece teravihi anamın evinde bulaşık yıkadığı yerde gömülürken üzerine örtülen
savanı sererek kılıyorum. Savana anamım kokusu sinmiş.
5 Eylül 2014
Kız Kardeşim Hatiç anamı üç kez düşünde görmüş.
Birincisi: Hani eskiden toprak evimiz vardı, işte bu evin batı
civarındalarmış. ‘Param yok demiş anam, çalışıp para kazanmam gerek demiş’…
‘Gözü gözüne gelerek/Kardeşim düşünde görmüş/Hibe edin mallarımı/Artık bana azık gerek’
İkincisi: İkincisinde
pekiyi görmemiş.
Üçüncüsü: Rüyası birincinin devamı
niteliğinde. Hamur yoğurmuşlar, kız kardeşime ekmek vermiş. ‘Al sana bir
bazlama, ikinin biri bana yeter’. Demiş. ‘Felek çarkı böyle döner/Kardeşimden
ekmek ister/Küsmüş gibi yönü öte/Bir bazlama bana yeter’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder