Bu Blogda Ara

20 Ekim 2016 Perşembe

BİLGİSAYAR UYARDI

* Bilgisayarım beni uyardı. Ali dedi, bir anın var. Anı da ilk fotoğrafı eklediğimin yıl dönümü imiş.
----------------
AÇIKLAMA
1. Fotoğraf, benim yıllar önce çektiğim fotoğraf.

2. Fotoğrafı Fatih Sünbül'ün fotoğraflarından aldım. Bu fotoğraf: NACARLI EVLERİ VE BAHÇELERİNİN son halini göstermektedir. 

SU ÇIKAN AĞAÇ.

• APARTMANIMIZIN BAHÇESİNDE, KÖKÜNDEN SU ÇIKAN BİR AĞAÇ. 
• Doğukent mahallesi A77-78-79 bloklarının arka bahçesinde köşk diye tabir güzel yerde oturmaktayız. 
• ÖKKEŞ HOCANIN MARİFETİ
Bahçede onlarca ağaç var. Birinin kökünden Ökkeş Hoca tarafından su borusu geçirilmiş ve muslukla su akıtılmıştır.

A77-78-79 BLOKLARI 1

• DOĞUKENT MAHALLESİ A77-78-79 BLOKLARININ ARKA BAHÇESİNDE, KÖŞK DİYE TABİR EDİLEN KAMERİYEDE ÖKKEŞ HOCA İLE OTURMAKTAYIZ. 
• HİZMETİ: Apartmanın doğusuna ve batısına kondurduğu kameriyeler, yaptırdıklarına örnek verilebilir. 
• BEDELİ: Ökkeş Hoca, bahçedeki tüm güzellikleri kendi cebinden harcayarak yaptı.

YÜREĞİM FERAHLADI


17 Ekim 16

SABAH
Günlerden beridir yüreğimde bir sızı var.
En çok sevdiğim varlığıma hakaret ettim sanki. Sanki diyorum: Hakaret değil miydi o yazdıklarım.
ÖĞLE: Kızım dedim, siz de: “Senin kızın yok ki!” diyeceksiniz. Belki de hakkınız var, ama ben de; “manevi kızım..” derim.

AKŞAM
Neden yazdım o hakaret içeren iki kelimeyi? Neden, “Sana küstüm” dedim. Masum bir insana, hiçbir şeyden habersiz birine bu söylenir mi? Hani o bir yazısında: “Ne çok acı var, evet ne çok acı var.. Ne çok zorluk…” diyordu ya...
Düşünmeden, pat diye yazdığım o kelimeler günlerdir yakıyor beni.
Şöyle düşündüm: Beni öfkelendiren nedeni tahmin etmek güç hatta imkânsız. İmkânsız ama… Günlerden beri bir şeyleri yanlış anlamam, yüreğimde oluşun şeytani yanlış duyguları yenememem gazabıma neden oldu. Ben de dedim işte o muzur cümleyi.
Kızıma: “Sana küstüm,” dememden ötürü özür beyan etmek benim hakkım.
-------
NOT
1. Sanırım, o yazıdan beri sosyal medyaya girmiyor, girse de çok seyrek….
2. Duydum ki, dediklerimden dolayı beni affetmiş, hatta özür dileyecek bir şey değil dedikleri, demiş.

* Bunları duydum ya, derin bir oh çektim. Yüreğim ferahladı.

BAK DİYOR, BU ALİ KEMAL

ÖZÜR: Bu gönderiyi daha önce (14.10. 16) paylaşmıştım. Bir hata sonucu silindiğinden, arkadaşlarımın affına sığınarak yeniden paylaşıyorum. 
---------------
• Diş için doktorla konuşuyorum, ilgileniyor. Filan zaman gel diyor. 
• "Geldim, diyorum doktora, ağrıyordu ama kesildi, şimdi diğerinde bir sorun var."
• Muayeneden sonra filme, çene filmine gönderiyor. 
• Vakit daraldı, ben son değil de sondan bir önceki hastasıyım. İlaç yazıyor, bir hafta sonraya randevu veriyor. 
• Derken bir bayan içeri giriyor, doktor ona, “Seda” diye hitap edince, bana yabancı gelmeyen bayana iyice bakıyorum. Sosyal medyadaki fotoğrafından tanıyorum bayanı. “Seda Parsak değil mi?” diyorum doktorum Elif'e hafifce. "Evet" diyor Elif.  Sonra arkadaşına dönüyor, "bak Seda bu Ali Kemal Amcam, hani yazılarıma sık sık yorum yapardı ya, işte o” diyor benim doktor.
---------------- 

NOT: Bak şimdi açıklayayım: Muazzam bir kişilik olduğu kanatine vardım. Yalnızca kişilik mi? Yeni bir edebiyatçı doğacak dedim.

ERİCA VE GÜLLERİ

20 Ekim 2016 
SABAH
Teşekkür ederim sana, dedi Erica, getirdiğin üç gül beni gönendirdi.
Nedendir bilinmez bu gün karanlıktan beri, içimde kimseye anlatamayacağım bir duygu var, diye ekledi sonrasında.
AKŞAM
Pembe, kırmızı ve beyaz gül.
En güzel koku da pembe gülden. İçimi dolduran bir lezzet sanki, dedi Erica.
İtiraz edecek oldum. İyi ki koklamışım gülleri. Gerçekten de inanılmaz bir koku vardı pembe olanında.
Bunda bir gariplik var, dedim sonra.
Neden olsun ki, dedi o.
Kırmızının daha güzel kokması gerekirdi, ama burada değil. Pembe onu sollamış.
GECE
Güzel sayılabilecek yerdesin dedim ona.
Başını kaldırdı sonra indirdi. Bakışları masumcaydı. Gülümsemesi bir hoştu, sanki acı var gibiydi içinde.

14 Ekim 2016 Cuma

AY DOLUNAY - SELİM DEMİRYÜREK


selim demiryürek adlı kullanıcının profil fotoğrafıKan yürür damarlarda,
Sevda olur basar yüreğe,
Bir kıvılcım düşünce kalbe,
Şaşar şirazesi aklın da
Kalır öylece.
Ay dolunay…

Bir emir iner semalardan yedi defa,
Yedi defa sema titrer,
Sev der ötelerden bir ses.
Sever aklı beşer,
Tasdikini kalp eyler.
Ay dolunay…

Sabaha çok, yarına az var.
Sevsen de zarar sevmesen de zarar.
Bu zarar ne büyük kâr!
İlahi bir emrin tecellisi vücuda gelir:
Sevmeyen yürek neye yarar!
Ay dolunay, bu gece.

Bu gece ölüm kusar her hece,
Bir hayat saklanır her kelimeye.
Sevda son nefesin tükenişinde yaşanır.
O an bir ömrün seyridir gönül tepesinden
Yalansız, hilesiz, riyasız ve çıplak.
Ay dolunay, bu gece.

                           Selim DEMİRYÜREK