Bu Blogda Ara

4 Mayıs 2018 Cuma

AKILLI KIZLAR


KAÇAK KIZLAR

Din derslerini dinleyişleri bir hoştu. Hoştu dedimse alışılmışın dışında idi. O dersimden sonra bana geldiler. 
Öğretmenim, dediler sünniler bizimle evlenirler mi? 
Ben hayır dedim.
Nedenmiş o dedi, sarışın olanı.
Evlenmezler çünkü aileniz bilinen yollardan sizi vermezler.
Bilinen yol da nedir?
Gönül rızası ile demek isdedim.
Biz de kaçarız, dediler.
Bu kızlar henüz on iki yaşındalar, neden bunları düşünürler ki, diye geçirdim içimden.
O sene son senemdi o köyde.
Aradan seneler geçti. Belki beş, belki daha fazla sene.
Çarşıda köylülerimi gördüm.
Kızların babaları. Ali ve Ahmet. Hoş beş.
Öğrencilerimi sordum.
Şimdiye büyümüşlerdir. Evlendiler mi?
Hayır kaçtılar.
Kime?
Sünni köyüne.
Hocam, dediler ikisi aynı anda. Sen bu kızlara ne öğrettin ki...?
Farklı bir şey öğretmedim. Bilinen şeyler. Müfredatın dışına çıkmadım.
..
Tesadüf bu ya, kızların kaçtığı köylü arkadaşım: Şu anda bile ellerinde namaz hocası (kitap) var, dedi.

DUA




O köyde öğretmendim. 
Bir gündü. 
Hulusi Efendi köyümüzü ziyaret ediyor. Köylüler çevresinde birikiyor. 
İmam da geliyor, dedim kendi kendime.
Karakol yapılacak dedi, hoca Efendi, onun için Komutanlayız. Kalabalık çoğaldı. Arsanın yeri tespit edildi bile. Adamın biri de yedi yüz lira bağışta bulundu. Hocanın duası kısa ama öz. Bereket versin ve bir kelime daha.
Hoca gidince imam yedi yüz lira veren adama: Senden cami için on lira alamamıştım, nasıl oldu da yedi yüz lirayı verdin?
Hoca’nın duasını almak için verdim ve aldım, dedi adam. Sen güze bak!
Adamı güzün gördüğümde;
Ne old, Hocanın duasını alabildin mi? Dedim.
Hocam dedi bana, geçen sene 1,5 ton kayısı almıştım bahçemden.
Bu sene tam 10 ton aldım.