Ankara'da Bahar
Sanırım 1978 yazındaydı. Adnan’ın evindeydik. Ahmet Şirin de
vardı. Adnan evliydi. O zamanlar bir
kızı bir de oğlu vardı. Ayşegül iki yaşlarında. Erdem’de bebek. Zeki kız bize
doğru koşardı. Seyrettiğimiz televizyondan bazı kişilikler gösterirdik.
Ayşegül, içimizden geçen doğrultuda cevaplar verirdi sorduklarımıza. Örneğin,
birine köpek derken, ötekine de dede derdi.
Kıyam
Yayınlanmakta olan bir dergi vardı: Kıyam. Derginin ilk 7 sayısı, benim ve arkadaşlarımın iradesi dışında yayınlandı. Sekizinci sayıdan sonra dergiye daha bir titizlik gösterdik. Faruk sahipliğini üstlendi. Ben sorumlu yönetmen oldum. Derginin ismi Çağa Kıyam oldu. Adnan Tekşen, Adil Kuzucu, Ahmet Şirin, Alâeddin Özgür, İsmail Doğan, Kamil ve Ökkeş Aydoğan gibi genç yeteneklerin yazılarıyla sayıları uzadı gitti.
Yayınlanmakta olan bir dergi vardı: Kıyam. Derginin ilk 7 sayısı, benim ve arkadaşlarımın iradesi dışında yayınlandı. Sekizinci sayıdan sonra dergiye daha bir titizlik gösterdik. Faruk sahipliğini üstlendi. Ben sorumlu yönetmen oldum. Derginin ismi Çağa Kıyam oldu. Adnan Tekşen, Adil Kuzucu, Ahmet Şirin, Alâeddin Özgür, İsmail Doğan, Kamil ve Ökkeş Aydoğan gibi genç yeteneklerin yazılarıyla sayıları uzadı gitti.
Evimizi
Bastılar
Gece olduğunu net hatırlıyorum. Mevsim, bahar mıydı, kış
mıydı? İlhami, zili çalan kapıya gidiyor. Dışarıda fakülteden tanıdığı kadın
var. Hatice ablam, diyor ve kapıyı açıyor. Hatice ablası fakültede öğrenci,
dışarıda polis. Sivil giyinimli kişiler
giriyor. Evde aramalar yapıyorlar.
Evimizi Neden
Bastılar
Birincisi: Derginin ambalaj işlemlerinde kullandığımız
bıçağı çantasına alarak fakülteye gidiyor içimizden biri. Böyle yapmasın gerekirdi. Gerekirdi çünkü zaman dardı. Arkadaş bıçakla
yakalanıyor. İkincisi: İncesu’da kaldığımız evin alt sokağında daha başka
öğrenci grupları otururlardı. Burada kavgalar çıktı. Bu yüzden öğrenci evlerini
aradılar. Bence, birinci seçenek daha
mantıklı. Aramalar; dergilerin bulunduğu odada yoğunlaşıyor. Dergimizde,
edebiyat dışı bir yazı yoktu. Sordum: Aradıkları, siyasi olup olmadığı derginin...
Genel
Öğrencilik sonrasında, taşrada kırk yıl yaşadım. Fakat burada edindiğim dostlar, Ankara’da
geçen öğrencilik yıllarında edindiğim arkadaşlarımın üzerinde değildir.
İncesu
Öğrenciliğim süresince Ankara’da üç farklı yerde kaldım.
Seyranbağlarında bir evde. Mustafa ve Ahmet Şirin, Bayram ve Yunus Nacar’la
birlikte.
Öğrenciliğimin ikinci yılında; Kocatepe civarında bir yurtta
kaldım. Bu yıllarda, Kocatepe Camiinin temelleri henüz yükselmekte idi. Daha sonra İncesu denilen bir semtte kaldım. Burada
en samimi arkadaşım Faruk’tu. Faruk’un kardeşi Ramazan da ev arkadaşlarımın
içindeydi.
KAYBETTİKLERİM
Neyi kaybettim. En azından arkadaşlarımın birçoğunu. Adnan
ve Faruk kaybettiklerimin içinde. Şaban ve Ahmet Şirin kaybetmediklerimin
içinde, ya da kısmen kaybettiklerimin.
HAK
Maraş'ta bir devlet kurumunda çalışırken mahalli gazetede köşe yazarlığı yaptım. Gazetedeki köşe yazarlığım senelerce sürdü. On bir sene önce emekli oldum. Kutsal topraklara gitmem gerekince arkadaşlarımdan halellik almam gerekti ama bu iki arkadaşa (Adnan ve Faruk) ulaşamadım. Özellikle Adnan'ın bendeki hakkı büyük. Alaz'ın yayımlanmasında manevi katkısının yanında maddi katkısı da oldu.
öncesi
HAK
Maraş'ta bir devlet kurumunda çalışırken mahalli gazetede köşe yazarlığı yaptım. Gazetedeki köşe yazarlığım senelerce sürdü. On bir sene önce emekli oldum. Kutsal topraklara gitmem gerekince arkadaşlarımdan halellik almam gerekti ama bu iki arkadaşa (Adnan ve Faruk) ulaşamadım. Özellikle Adnan'ın bendeki hakkı büyük. Alaz'ın yayımlanmasında manevi katkısının yanında maddi katkısı da oldu.
öncesi
Bugün Nevruz, aynı zamanda Dünya Şiir Günü. Daha önceleri değişik tarihlerde kutlanana Dünya Şiir Günü, birkaç yıldır 21 Mart’ta kutlanır oldu. Doğrusu isabetli oldu. Eskiden Nevruz etkinlikleri içinde şairler de şiir okurmuş. Nevruz da okunan şiirlere NEVRUZİYE denirmiş. Bizde unutulmuş olsa da Orta Asya’da hala bu geleneğin devam ettiği toplumlar var. Bu bakımdan Dünya Şiir Gününün de 21 Mart’ta kutlanması isabetli oldu. Nevruzunuz ve Dünya Şiir Gününüz kutlu olsun. Bu kadim geleneğe uyarak ben de daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış bir şiirimi paylaşıyorum:
FARUK UYSAL'IN BİR GÜNLÜĞÜ
----------
ADİL KUZUCU
1977 Yılı ve sonrası çağa KIYAM dergisi yazarlarından
MORUMSU
ÇİZİK
Geçmişi
anımsasam
Daha
yaşasam yaşasam
el
açsam
ekmek
istesem
bölüşürüz
deseler
daha
yaşasam yaşasam
Artık
yaşam
Gırtlağımda
morumsu biz çizik
boğazıma
düğümlenen
bir
hıçkırık
Ve
ay ve yıldızlar ve güneş
Üflesem
düşecek
soluğum tıkanık
ve yanan bir mum
düğümlenmiş zaman gırtlağıma
Biline
ki
güneş
düşecek geceden sonra
ADİL KUZUCU
FOTOĞRAFTAKİLER: Soldan sağa/Hulusi Erdoğan, Bayram Nacar (4. Kişi), Osman Kadakal (5. Kişi), Adil Kuzucu (oturan)
AÇIKLAMA: Şiir, çağa KIYAM dergisinin
1977 Yılı yayınlanan 4. Sayısından alınmıştır.
öncesi