17
Ekim 16
SABAH
Günlerden beridir yüreğimde bir sızı var.
En
çok sevdiğim varlığıma hakaret ettim sanki. Sanki diyorum: Hakaret değil miydi
o yazdıklarım.
ÖĞLE:
Kızım dedim, siz de: “Senin kızın yok ki!” diyeceksiniz. Belki de hakkınız var,
ama ben de; “manevi kızım..” derim.
AKŞAM
Neden yazdım o hakaret içeren iki kelimeyi? Neden, “Sana küstüm” dedim. Masum
bir insana, hiçbir şeyden habersiz birine bu söylenir mi? Hani o bir yazısında:
“Ne çok acı var, evet ne çok acı var.. Ne çok zorluk…” diyordu ya...
Düşünmeden,
pat diye yazdığım o kelimeler günlerdir yakıyor beni.
Şöyle
düşündüm: Beni öfkelendiren nedeni tahmin etmek güç hatta imkânsız. İmkânsız
ama… Günlerden beri bir şeyleri yanlış anlamam, yüreğimde oluşun şeytani yanlış
duyguları yenememem gazabıma neden oldu. Ben de dedim işte o muzur cümleyi.
Kızıma:
“Sana küstüm,” dememden ötürü özür beyan etmek benim hakkım.
-------
NOT
1.
Sanırım, o yazıdan beri sosyal medyaya girmiyor, girse de çok seyrek….
2.
Duydum ki, dediklerimden dolayı beni affetmiş, hatta özür dileyecek bir şey
değil dedikleri, demiş.
*
Bunları duydum ya, derin bir oh çektim. Yüreğim ferahladı.